2 Ocak 2017 Pazartesi

Bu hafta güzel eyaletimiz Tazmanya'dayız.

Seyahat yazısı yazmanın manasını tam olarak anlayamıyorum. Gidecek olanlara fikir olması için faydalı olabilir ama şimdi ben kalktım Tazmanya'ya geldim, Allah aşkına kaçınız Tazmanya'yı ben de gezeyim diyip o kadar yol tepecek de benim yazımdaki tüyolardan faydalanacak? Beni utandırıp gelmeye niyetlenen olursa bir telefon açın bana, ben size anlatayım nereye nasıl gidiliyor.

Aman nesi var, bildiğimiz ağaç, bildiğimiz çayır demeyin.
Burası dünya mirası Cradle Mountain. 


bakınız Macca's.
Keşke yıllar önce bizde de böyle
farklı  isim yapsalardı,
senelerce analarımız babalarımız
telafuz edemeyerek kalp krizi
geçirmeseydi, bize de geçirtmeseydi. 
Tazmanya, ya da yerlisinin tabiriyle Tassie (çünkü Avustralyaca'da her şeyi kısaltıyoruz. Avustralya demeye bile takatimiz yok, Aussie diyoruz. Bu kısaltma işi başlı başına bir yazı konusu aslında ama azıcık bahsedeyim. Buraya gelecekseniz hiç İngilizce biliyorum diye sevinmemek gerek. Breakfast değil brekkie, afternoon değil arvo, sunglasses değil sunnies diyerek durumun vehametini gözler önüne sermek istiyorum. Ya hatta McDonald's var ya, onun adı uzun gelmiş, bildiğimiz McDonald's buraya mahsus adını kısaltmış: Macca's yapmış. Öyle bir kısaltma sevdası... Kısaltmayla ilgili değil ama Burger King'in de adı burada Hungry Jack. Ne alaka değil mi?)
Neyse, güzeller güzeli, kalp şekilli adamız Tassie'ye dönelim, bu ada Avustralya'nın bir eyaleti. Yani ayrı vize filan almadan Melbourne'den uçakla ya da feribotla kolayca gidiliyor. Tazmanya'nın yarısından çoğu milli park. Pek tesis yok, herkes her yerde kamp yapıyor, doğal bitki örtüsü çadır ve karavan. Ben aşağıya bir sürü fotoğraf koyacağım. Benim gezi yazısından anladığım bu çünkü. Onlara bakarsanız ne kadar şahane bir ada olduğunu anlayacaksınız. Bir de haritadan Tazmanya'nın yerine filan bakarsanız, nefis bilgilendirici yazı olmuş olur.

bu fotomuz Coles Bay'den. Herkes haritalarından Coles Bay'i bulursa dersimiz daha verimli geçer. İpucu vererek yardımcı olmak istiyorum: Freycinet Milli Parkına varmadan kuzeyde. Adanın doğusunda. 


Benim en sevdiğim yerlerden biri burasıydı: Friendly Beaches 


Koysa güzel koy, sahilse güzel sahil bizim de var ama işte doğa, az insan ve sıfır tesis olunca daha bir kendini gösteriyor. Upuzun bomboş sahiller, bir dikili taş yok, bir insan evladı yok, insan sanıyor ki kendi keşfetti o sahili. Marslı filmini izlemiş miydiniz, nedense benim aklıma hep o film geldi Tazmanya'da.

Yolda afyon tarlası gördük. Her tarafına çit çekmişler,
girerseniz yakarız filan yazmışlar, tırstık giremedik.
"Afyon, halkların afyonudur." Bu bir tazmanya deyişidir.  
Bu hayvan Wallaby.
 Şunun asaletsizliğine gelin hele.
Fukara tipli, emmi bakışlı. 

Ben yazmayı beceremediğim için sanmayın ki bir numarası yok buranın, gördüğüm en güzel yerdi. Her köşesini ayrı sevdim. Adanın yarısından çoğunda ne internet ne telefon çekiyor, ona biraz delirdim gerçi. Yolda nüfusu sanırım 5 olan bir kasabanın barında durduk wifi sormak için, "biz hepimiz yaşlıyız" diye cevap verdi adam. Zaten ilk adaya geldik, saçma bir şekilde DVD kiralama yerleri var. "Lan DVD mi kaldı, kiralamak mı kaldı, allah allah" derken günler içinde anladık, yokluktan, sıkıntıdan DVD'den film izliyor tazmanyalılar. Şimdi çok afedersiniz de, burası Küba olsa bıdıbıdı edersiniz, Avustralya'nın eyaletinin yarısında telefon çekmiyor, hiç çıt duymuyorum... Neyse konumuza dönelim, Diyordum ki çok güzel yer Tazmanya. Ben de çok güzel günler geçirdim. Kanguru gördüm, sonra öğrendim ki o kanguru değilmiş wallaby'ymiş. (Sonra baktım wallaby kıymasından köfte satıyorlar, oncağız yenir mi yav!) Wombat gördüm, size de videosunu koydum aşağıya, götünü ısırmalık koala suratlı bir şey. Sarılıp sarılıp bırakmayasın gelir, öyle bir şirinlik. Adını bilmediğim ağaçların gölgesinde, daha önce hiç sesini duymadığım kuşlarla, hiç görmediğim böceklerle yürüdüm, koştum, yüzdüm. Okyanusta Antartika'dan gelen soğuk dalgalarda yıkandım. (duş bulamadım, öyle yaptım artık. ben azcık pisimdir zaten.) Sonra gece olduğunda başımı kaldırıp gökyüzüne bakarken şunu düşündüm, nerede olursak olalım gece hepimiz aynı yıldızları izliyoruz. Ve bu gerçekten her şeyden güzel. (Artık bu size ne kadar teselli olursa... Görüyorsunuz ben elimden geleni yaptım.)




Ayrıca yıldızlı bir gökyüzü, her türlü havai fişek gösterisini döver. Yılbaşında havai fişeklere bakmaya gittim, yine hiç sevmedim. Zaten bu sene de hiç güzel giremedim. Giremiyorum ben yeni yıllara güzel. Denemeyi bıraksam daha iyi olacak. Sonra yine terör filan derken, güzel giren de sabah bok gibi uyandı ki... Takvim değişiyor diye yoktan yere kendimize mutluluk uyduracaktık, uyduramadık. Ben yarın sabah Sydney'e gidiyorum, 4 gün kalacağım. Yazılacak bir şeyi olursa yazacağım. Böylece buralara kadar gelip blog açmamın bir manası olmuş olacak diye umuyorum. Olmazsa da reglim geliyor yine, onu yazarım. heheheh yok lan her ay yazmam merak etmeyin. 

o kadar güzel sahil filan dedim yazıda ama bir güzel sahil fotosu çekmemişim.
bu fotoğrafın sağında görülmeyen yer çok güzel bir sahildi mesela. Benim sözüme güvenebilirsiniz. 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder