24 Aralık 2018 Pazartesi

Her bütçeye uygun anı itinayla biriktirilir.

Yirmili yaşlarımda yeşil pasaportun bana verdiği yetkiye dayanarak ve ağzı öpülesi Euro kurunun rahatlığıyla bayramda seyranda alır uçak biletimi bir Avrupa ülkesine giderdim, bazen annemle bazen arkadaşlarımla. Tabi ki bir tura yazılmanın utancını yaşayacağıma öleyim daha iyi, o zamanlar akıllı telefonlar da yok, Lonely Planet'ın kitaplarını alırdık, Prag kitabını misal; içinde önemli meydanları müzeleri içeren yürüyüş rotaları olurdu, güzel ve ucuz restoranlar yazardı, koca da şehir haritalarımız olurdu, o haritaları yere yaya yaya yolumuzu bulur, bir turistin görmesi gereken ve aslında bir tura yazılsak bizi güzelce gezdirecekleri o mekanlara binbir zorlukla kendimiz varırdık. Göğsümüzü gere gere hediyelik eşyacı dükkanlarına girer anahtarlıklar magnetler kupalar alır, hepsini bavulumuza ite kaka sığdırır memleketimize dönerdik. Turist olmak havalıydı o zamanlar.

Şimdi üstünden on yıl geçti, artık bir yere gidince turistik yerlere gitmek ve hatta turistik şeyler yapmak utanç kaynağı oldu. Kendi turist kıçımıza bakmadan mekanlara ya da etkinliklere "ıyy çok turistik, burası çok bozmuş." diyoruz. Artık bir yere gidince oralıymışız gibi davranmak için bir yerlerimizi yırtıyoruz. (Burada yaptığım otosansür anlamsız oldu, bir cümle önce zaten kıç yazmıştım.Ağzı çok bozuk demeyin diye burada böyle tercih ettim.) O yerin tarihinin sanatının en önemli eserlerinin sergilendiği müzelere gitmek yerine mesela izbe muhitlerdeki barlarda/kahvecilerde bir "local" gibi takılıp dönüyoruz. Local'larla sosyalleşip o şehrin "gerçek" dokusunu anlamaya çalışıyor, turistik ama belki de görmeye değer her şeyden öcü gibi kaçıyoruz. Daha yaşlı ve daha genç okurlar ne yapıyor bilmiyorum, bizim nesil böyle yapıyoruz bu aralar.

Çağımızın trendlerinin her daim köpeğiyim. Yoga denildi, yoga yaptım; organik denildi, saksıda domates başı bekledim; "strong is the new sexy" denildi, üşenmedim gittim halter kaldırdım. Bir youtube kanalım yok, bir de şu "güne kahvesiz başlayamama" trendine çook geç kaldım, senelerce dilim damağım nescafe ile filtre kahvenin tadını ayıramadı, bu ikisi için hepinizden çok özür diliyorum. Demem o ki, şimdi yabancı ülkelerde "local" gibi davranmaksa olayımız, kimse önümde durmasın, ben beş günlük seyahatimde herkesten çok Rio'lu olurum! (Tabi ki biz gerçek Rio'lular, Rio'da doğup büyüyenlere Rio'lu değil, Cariocas diyoruz. Siz anlayın diye Rio'lu yazdım.) Bir de güzide dönemimizin sloganı "anı biriktir" var, onu da boş geçmeyelim, para biriktiremeyeceği aşikar bir nesil olarak blog yazmak olsun, instagramı fotoğrafa doyurmak olsun çok şükür biriktiriyorum üç beş anı. İnşallah emekliliğimde bir işe yararlar.
fotoşop'un açamadığı kapı,
kanatlanıp uçamadığı yer mi var? 

Gelebildim sonunda konuya. Geçtiğimiz eylülde spor hekimliği kongresi için Rio'ya gittim. Gezimi planlarken tövbe estağfurullah bir şey gördüm: Şu ev/oda kiralama sitesi Airbnb var ya, boy boy renk renk "deneyim" satıyor. Yani oraya kadar gidip de alimallah anı biriktiremeden dönme felaketiyle başbaşa kalmayın diye hazır anılar bütçenize ve ilginize göre sıralanmış. Mesela Rio'nun yoksul mahallelerini (siz benim gibi yerlisi olmadığınız için bilemeyebilirsiniz, Rio'daki gecekondu muhitlerine artık favella demek ayıp, community yani topluluk diyoruz. Fakirliği bitirmemek ayıp değil ama fakir demek ayıp.) bir "local" ile gezme deneyimi, ya da Copacabana plajında sabaha karşı yoga deneyimi, veyahut bir Harley ile şehri turlama deneyimi. (Şu bahsettiğim yirmili yaşlarda bir yaz Berlin'de sürterken, biraz yıkıntı gibi bir binada henüz açılmamış bir serginin hazırlığını görmüştüm. İçeriyi gezerken bir sanatçı abi beni çağırıp sahneye çıkarmıştı. Projeksiyon cihazıyla uzaktan üstüme resim çizmişti, benim de öyle fotoğraflarımı çekip bana mail attı, üstüne de 10 Euro istemişti. Ne için demiştim 10 Euro, hiç masrafın olmadı, ayrıca ben senden bir şey istemedim. "Bu deneyim için" demişti. Sırtlana bak hele, çakala bak. Deneyim satmayı ot içmekten devreleri yanmış bu abi Airbnb'den on sene önce keşfetmiş demek ki.) Ne diyordum, boşuna demiyorum trendlerin köpeğiyim diye, AirBnb deneyimlerinden almaz olur muyum, iki tane aldım. Hala da garip geliyor para verip anı aldım. Tabi ki deneyimlerin ikisi de "just like the locals do", "places even the locals don't know of" gibi övgüler ile tanıtılmıştı. Farkındaysanız sürekli bir "local" referansı söz konusu, neredeyse yarışıyoruz, hatta inceden gıcığız oralılara. Ne münasebet ya, en çok biz Rio'luyuz! Neticede ben bu yarışta kantarın topuzunu fazla kaçırıp koskoca Rio'nun en bilinen, en merak edilen yerlerine gitmek yerine kıyısındaki köşesindeki dağlara tırmanıp, adı duyulmamış sahillerinde yüzdüm. Dev gibi bir İsa heykeli var orda hani, sor ona gittin mi, yok. Sugar loaf dağı var, uzaktan olsun gördün mü, hayır. Copacabana, Ipanema plajı? Onların önünden arabayla geçtik sadece, (yerlisi olduğum için arabalı arkadaşlarım var tabi ki.) ben şehir dışındaki daha bakir plajlarda yüzmeyi tercih ettim naçizane. E şehir merkezi, gece hayatı? Ağzını topla, onlar tam birer turist avcılığı!

Konya'dan yola çıkıp üç günde vardığım Rio'da koca şehri sanki gezip bitirmişim gibi gizli saklı köşelerini aradım, parasını verip satın aldığım deneyimler sayesinde alasını buldum da; oralıymışım gibi yapıp turistliğimi çaktırmadan iki dolanıp geldim. Bu arada satın aldığım deneyimler muhteşemdi, ikisinden de çok memnun kaldım, kötülüyorum sanmayın. Döner dönmez hemen airbnb'deki ilanlarına yorum olarak "Rio'ya gelip bunu yapmadan dönmeyin" yazdım ki bunu yapmadan dönenler "Rio deneyimlerini" eksik hissetsin.

Sonuç: Locals sıfır, Pelin bir!
Emeği geçen herkese teşekkürler.





Rio'da "pembe vagon" uygulaması var.
Zaten biraz akılsız bir memleket. Çok da şaşırmadım.  


İsa'ya YMCA yaptırmışlar, bu magneti boş bulunup almadım. Hala pişmanım. 





1 yorum:

  1. Sayın ZeZe; Mizahınıza bayılıyorum. Komikli cümleler falan yok ama, yazının ruhuna gömülü, ince ve yerinde bir mizah var. Böylesi pek bulunmuyor afedersin.. Bu yeteneğinizle kurgu metinler yazsanız süper olur diye düşünüyorum. Bir deneyin bence.
    Local'lik meselesine de Müslüm babadan bir katkı yapayım "Yakarsa dünyayı local'ler yakar".

    Selamlar :)

    YanıtlaSil