Geçen sabah uyandım, haberlere bakarken ihraç edilen
akademisyenler listesini görüp indirdim. CTRL+F, “İsim Soyisim”. Sonuç
bulunamadı. İki isimli insanın adı her listede yanlış yazılır, sadece soyisim ile de
bakalım, garanti olsun. Yine sonuç bulunamadı. Hah, hala dönünce işim var. Listeyi taradım, tanıdıklar var.
Fettullah’la filan tabi ki alakaları yok. Biliyorsunuz işte, anlatmaya gerek yok.
Rektör seçimleri göstermelik oluyor, birinci seçilen atanmıyor diye mızırdanırken biz, mesele toptan çözülmüş, “ne seçimi lan, nah seçersiniz rektör” uygulaması gelmiş. Biz nerdee, sen nerdee… Aramızda yüzyıllar var, biz ondan seninle anlaşamıyoruz.
O arada benim güzel
lisemin, Atatürk Lisesi’nin en güzel öğretmenleri proje okulu dalgasına alınmış. Güzelim
okul ruhunu, tarihini yitirmiş. Orhan Veli’nin okulu diye övündüğümüz okul,
şimdi kim bilir ne dümbeleklerin okulu diye anılacak. Memleketten çok liseme
üzüldüm desem yeridir, biricik okulumuzdu, dünya kadar mezunu vardı, bir araya gelip de okulumuza sahip çıkamadık, bir Hababam kadar olamadık, bütün suç bizimdir.
Derken hop, Cumhuriyet gazetesi baskını... Sonra arkadaşım bir haber gönderdi, nesli tükenen bir kızıl geyiği avlamış AKP'li bir iş adamı, o hayvanı koruması gereken memurla birlikte bir de fotoğraf çekmişler. Ya sen ne yapacaksın geyiği? Çok mu lazımdı sana geyik? Türkiye’deki haberleri okumak bile yetiyor insanın nefesini daraltmaya. Uzaktan daha korkunç görülüyor biliyor musunuz? İçindeyken insan bir analiz kastırıyor, bir basın açıklamasına gidiyor derken yaşanır hale geliyor o cehennem. Biraz uzaktan bakınca işin renginin ne kadar boka çaldığı daha iyi belli oluyor.
Rektör seçimleri göstermelik oluyor, birinci seçilen atanmıyor diye mızırdanırken biz, mesele toptan çözülmüş, “ne seçimi lan, nah seçersiniz rektör” uygulaması gelmiş. Biz nerdee, sen nerdee… Aramızda yüzyıllar var, biz ondan seninle anlaşamıyoruz.
nostalji için lise yıllarımdan foto koymak isterdim ama o kadar çirkin ki o fotolar, yapamam. |
Derken hop, Cumhuriyet gazetesi baskını... Sonra arkadaşım bir haber gönderdi, nesli tükenen bir kızıl geyiği avlamış AKP'li bir iş adamı, o hayvanı koruması gereken memurla birlikte bir de fotoğraf çekmişler. Ya sen ne yapacaksın geyiği? Çok mu lazımdı sana geyik? Türkiye’deki haberleri okumak bile yetiyor insanın nefesini daraltmaya. Uzaktan daha korkunç görülüyor biliyor musunuz? İçindeyken insan bir analiz kastırıyor, bir basın açıklamasına gidiyor derken yaşanır hale geliyor o cehennem. Biraz uzaktan bakınca işin renginin ne kadar boka çaldığı daha iyi belli oluyor.
En sevdiğim bayram 1 Mayıs, sonra da 29 Ekim. 23 Nisan, 30 Ağustos
filan biraz tırt gibi ama 29 Ekim çok kral gün. Bu sene 29 Ekim’de timeline hiç
coşmadığı kadar coştu. Herkes yardırdı adeta cumhuriyet diye, ölünce kıymete
binen ünlüler gibi oldu canım cumhuriyet. Tarık Akan gibi cumhuriyet. E Türkiye’nin
bayramı var da Avustralya’nın yok mu? Tabi ki var! Bugün burada resmi tatil
çünkü bir nevi bayram. Ne bayramı? Beygir bayramı. Evet çünkü başka bir
gezegendeyim ben, bunu artık anlayın. Kimi arkadaşlar inanmayacaklar, “Melbourne
Cup” diye araştırsınlar buyursunlar. 1861'den beri düzenlenen ünlü bir at yarışı bu.
1886 tarihli bu resimde ressam carl kahler bize ne anlatyıor? yeni delirmemişler yani, eskiden beri manyaklar. o kılıkla beygire mi gidilir? |
benim memleket adeta bir pakistan olmak yolunda, burada dünyanın en saçma bayramı... şu hallere şu davranışlara bakın hele. aklıma mukayet olamıyorum. bari #imamhatiplerkapatılsın |